Günümüzde medyanın dijital gelişmelerle birlikte büyük ilerlemeler kaydettiği görülmektedir. Üç boyutlu (3D) dijital animasyon teknolojisi, medya alanında bu büyük ilerlemenin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Görsel kültürün hızla insan hayatının vazgeçilmez bir parçası olduğu çağımızda sanal ortamda yaratılan imgelerin gerçek kadar önemli yer teşkil ettiği genel bir kabul haline gelmiştir.

Animasyon Kavramı

Animasyon genel anlamda bir teknik olarak analog ya da sayısal ortamda üretilen hareketsiz haldeki resimlerin peşi sıra birbirini devam ettirecek şekilde dizilerek izleyicide hareket yanılsamasını sağlayan bir teknik işlemdir. Günümüzde salt bir film tekniği olarak bilinmesinin yanı sıra sinemada bir tür olarak varlığını sürdüren animasyon kavramının, “Canlandırma Sineması” başlığıyla değerlendirildiği bilinmektedir. Canlandırmayı genel olarak hareketsiz gerçek nesne veya görüntülerden yola çıkılarak hareketliymiş izlemine yönelik gerekli düzenlenmelerin hazırlanarak kaydedilmesiyle elde edilen bir görüntü işleme sanatıdır.

Görsel Algılama

İnsanların çevreden gelen uyarıcılara (ses, görüntü vb.) karşı beş duyu organını tam olarak açık bıraktığı durumda, geçmişte yaşanılan fizyolojik ve psikolojik deneyimlerin birikimiyle bilinçli bir algılama eyleminin gerçekleştiği görülmektedir. Bu algılama sürecinde insan vücudunun sinir sisteminde kinetik olarak gerçekleşen duyumsama durumu, beyinde kalıcı ya da geçici etkiler bırakarak kişiye psikolojik olarak zihinsel yükleme yapmaktadır. Bu türde gerçekleşen algılama eyleminin beyinde psikolojik alt yapısının oluşmasında çevreden alınan anlamlı bilgilerin toplanması, tanımlanması, karşılaştırılması, benzerlik kurulması, kategorize edilmesi, yorumlanması gibi zihinsel alıştırmaları da etkileşime sokmaktadır. Tabi ki bu algılama sürecinde insanın en aktif olarak dikkatinin yoğunlaşmasını sağlayan duyu organını gözün kendisi oluşturmaktadır.

Üç Boyutlu (3D) Animasyon Tekniği

Bilgisayarın 60’lı yıllarda gelişimi ile birlikte üç boyutlu (3D) sayısal grafik teknolojisinin temelleri de bu dönemde atılmış oldu. Dönemin ünlü yönetmenleri gerçek çekimli filmlerinde özel efektlerin yaratılmasında bu teknolojinin geniş olanaklarından yararlanmasını bilmiştir. O dönemin şartları düşünüldüğünde üç boyutlu bir animasyon filmi yapmak demek, uzun bir zaman diliminde ekonomik şartların baskısıyla öngörülemeyen bir çalışmayı ortaya koyabilmektir. Henüz bilgisayarlar kullanıcı için hazırlanmış kompakt bir ara yüzü barındırmıyor ve işlemler çok zaman alıyordu. Neyse ki 80’li yıllardan itibaren dijital çalışmalardaki ilerlemelerle daha hızlı veriyi bilgisayarın rahatlıkla işleyebileceği ve yeni yüksek hafıza kartlarının gelişimiyle kullanıcı dostu grafik ara yüzleri animatörlerin beğenisine uygun hale getirilmişti. Gerçek anlamda üç boyutlu animasyon teknolojisinin uzun metrajlı olarak izleyicinin beğenisine sunulması 90’lı yıllardan itibaren olabilmiştir. Günümüze gelindiğinde 3D teknolojisi sunduğu en ileri ve yenilikçi çözümlerle devamlı surette gelişen bir pazarında aktif olmasını sağlamıştır. Üç boyutlu animasyon tekniğinde geleneksel sel (cel) animasyon tekniğini ve stop motion tekniğinin izlerini fark edebilmek mümkündür. Bu özelliğiyle geçmişten günümüze bir geleneğin mirasçısı olarak belli temel ilkelerin doğrultusunda üç boyutlu animasyon filmler temellendiği görülmektedir. Geleneksel çizgi filmler bilgisayarda iki boyutlu olarak yaratılmasını sağlayan dijital yazılımlarda X (genişlik) ve Y (yükseklik) eksenlerini oluşturan koordinat düzleminde animasyon sahnelerinin üretilmesini içermektedir. Fakat iki boyutlu animasyon filmlerinde karşılaşılan görseller, çizgisel ve derinlik uyandırmayan bir yaratım formunu izleyicinin karşısına sunmuştur.

Üç boyutlu (3D) animasyon tekniğinde etkili olan bir diğer teknik ise kuşkusuz stop motion animasyon tekniğidir. Bilgisayardaki üç boyutlu dijital programların çalışma ekranında hayali bir grid (ızgara) yüzey üzerinde üç boyutlu görsellerin hazırlanırken aynı hamurdan kuklaların yaratılması gibi geometrik bir objeye biçim verilerek sanal üç boyutlu bir karakter yapılır. Akabinde ise aynı kuklanın içerisine bir iskelete benzeyen telden yapılı parçaların stop motion tekniğinde yerleştirilmesi gibi trigonometrik verilerin işlendiği bir iskelet, sanal 3D karakterlerin içine giydirilerek hareket verilir. Karakterlere giydirilen malzemelerde olduğu gibi sanal karakterlere kaplamalar yerleştirilerek benzer sonuçlar üretilir. Minyatür ışık kaynakları ve kamera ile bezenmiş sahnede çekimin yapıldığı stop motion filmlerdeki gibi sanal ışıklar ve kameralarla filmin mizansenin gerçekleştirilmesi 3D animasyon programlarında yapılır. Genel olarak bakıldığında ise stop motion animasyon tekniğindeki çalışma yöntemi ile 3D animasyon film yapımında izlenen metotta bir benzerlikler kurulabilir. İlk uzun metrajlı 3D animasyon filmi olan 1995 yılı yapımı “Toy Story” (Oyuncak Hikâyesi) de başta teknik uygulamalarda ve hikâyeyi aktarma diliyle üslubunda yarattığı etkide benzer özelliklerin olduğu sıralanabilir.

  

Üç Boyutlu (3D) Animasyon Tekniğinin Televizyon Yayıncılığında Kullanımı

Üç boyutlu (3D) animasyon teknolojisinin televizyon yayıncılığında kullanımına geçmeden önce hareketli grafiklerin yer aldığı ilk animasyon örneklerini, İngiltere’de 1936 yılında BBC (British Broadcasting Corporation)’nin Alexandra Palace’ta kurduğu kendi stüdyosundaki çalışmalarında görülmüştür.

1980 yılında ise, Terry Kell ve Richard Daly, hava radarlarından alınan meteorolojik bilgileri bilgisayarda renklendirilmiş hava haritaları olarak tasarlayarak televizyon istasyonlarına ilk olarak göndermiştir.

80’li yıllarda “televizyon grafiği” kavramının daha fazla ön plana çıkmasında “MTV” adlı tematik müzik kanalının başta logosu olmak üzere programların içeriğine yerleştirdiği üç boyutlu hareketli grafik animasyonlarla farklılık uyandırabilmiştir. Kanalın logo animasyonu dışında diğer programlarının açılışları, kapanışları, jenerikleri, kuşak bantları, pencereleri, program arası geçiş uygulamaları vs. için de geliştirdiği dijital teknikler hızla izleyici tarafından sahiplenerek benimsenmiştir. Hedef kitlesi gençler olan bu kanalın kullandığı grafik animasyonlarda renklilik, çarpıcı öğeler ve kontrast çizgiler, sıra dışı bir görsel üslubun takip ettirilmesi çok ilgi çekmiştir.

Günümüze gelindiğinde televizyon yayıncılığında 3D dijital animasyon teknolojisine ait teknik yazılımların, kanalların kurumsal hareketli grafiklerinin üretilmesi dışında da başta çizgi filmler olmak üzere reklamlar, televizyon programları, yarışmalar, haberler, belgeseller, diziler vb. televizyon program türlerinde yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir.

Günümüzde televizyon yayıncılığında teknik bir görsel çözümleme olarak işlevsel öneminin devam ettirilmesinde 3D dijital animasyon teknolojisinin kullanımı hızla artmaktadır. Erken yaştaki çocuk izleyici gruplarına televizyonda yayınlanan 3D çizgi filmlerle bir alışkanlık kazandırılması, gelecek nesillerin program izleme tercihlerinde öncesinden şekillenmesinde belirleyici etken olmuştur. İzleme tercihlerinde 3D yapımı animasyon yapımların belirleyici olmasında belli başlıca etmenlerin varlığının gün yüzüne çıkmış olması da önemli bir nedendir. Bu etmenlerin en başında gerçek ile sanal olan görseller arasındaki algı farklılıkların yıkılmış olmasının ve izleyicide bu nedenin oluşturduğu belli etkilerin sanal da olsa deneyimlenmesini normal kılmıştır. Örneğin, 3D dijital bir ortamda foto gerçekçi olarak üretilen bir görselde, izleyicinin zihninde gerçekmiş yanılsamasını oluşturması ve sanal olan bu görselin eşsiz bir çekicilikle izleyiciye sunulması da televizyon izleme alışkanlığına yeni bir çevre kazandırmıştır.